ÖZGÜRLÜK?
10. sözün temsil kısmında, cennet gibi bir memlekete giden iki arkadaş farzediliyor. Bunlardan biri her istediği şeye el uzatan,hevesine uyup her nevî zulmü, sefâhati yapabilen biri. Nefsinin git dediği yere gidiyor.
Diğeri ise sahipsiz gibi görünen bütün bu ev, dükkan, mal, para vs. nin sahipsiz olamayacağını, başka daimi bir memlekette burada yaptığı- yaşadığı herşeyin muhasebesinin görüleceğini, mutlaka bir mahkeme-i kübrâ olması gerektiğini oniki sûrette anlattıktan sonra ; ''şimdi'' diyor, ''söz senin, ne diyeceksen de.''
Bidâyette gâsıp, hırsız ve pervasız olan diğer arkadaş ise deliller karşısında teslim olmuştur; '' Elhamdülillah'' der. '' Yüz bin defa şükür olsun ki, vehim ve hevâ tahakkümünden, nefis ve heves esâretinden kurtulup, dâimi hapis ve zindandan halâs oldum. Ve inandım ki, bu karmakarışık, kararsız misafirhanelerden başka ve kurb-u şâhânede bir diyâr-ı saadet vardır; biz de ona namzediz.''
İşte bu nokta, âhirete imânın bizi getirdiği noktadır ve '' vehim ve hevâ tahakkümünden, nefis ve heves esâretinden '' kurtulmanın adresidir.
Şimdi bir de cevşen duâsında Rabbimizin verdiği müjdeye bakın;
Kendisini, '' mutlikal usârâ'' olarak tavsif ediyor. ( Cevşen, 7:10 )
Yani;
''Havl ve kuvvetine istinadda her esâretten halâs müjdesi bulunan ve Ona abd ve asker olanları nefis ve şeytanın ve hevâ ve hevesin esâret ve tahakkümünden kurtulmakla bir abd-i aziz eden Sultan-ı Zülcelal''
Özgürlük mü istemiştiniz?
Etiketler: düşünce
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa