Pazartesi, Mart 19, 2007

İMTİHAN İNKİŞAFTIR


Haşr-ı Bahari epeyce gerçekleşti.Şeftaliler de çiçeeklendi

''Yani, ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmam ettikten sonra, yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine dönecekler ve Mevlâ-yı Kerîmlerine kavuşacaklar. Yani, bu dâr-ı fâniden gidip dâr-ı bâkide huzur-u Kibriyaya müşerref olacaklar. Yani, esbab dağdağasından ve vesâitin karanlık perdelerinden kurtulup, Rabb-i Rahîmlerine, makarr-ı saltanat-ı ebedîsinde perdesiz kavuşacaklar.20.mektup''
Biliyoruz ki Allah tarafından çeşitli şekillerde imtihan ediliyoruz. Bazen insanın aklına geliveriyor. Evet o da imtihan bu da imtihan..Ama neden?

Ucundan kıyısından görebildiğim kadarı ile, galiba imtihan inkişaf için.
Rabbimiz bizi zengin bir donanımla, ahsen-i takvim suretinde yaratmış ama o potansiyelin harekete geçip inkişaf etmesi lâzım. Yoksa neşv-ü nemâ bulmadan çürüyüp giden çekirdek olarak kalmak da var.

Hem ibadetler, hem halden hale çevrilmelerimiz, yaşadıklarımız, men edildiklerimiz hepsi birden insan denen o çekirdeği çatlatmak için. Çatlatıp da meyvedar bir ağaç gibi büyütmek için.

Kimi ibadetler iyiliğe revaç vermek için, zekat gibi, sadaka gibi.
Kimi nefsi söz geçirilebilir kıvama getirmek için, oruç gibi,
Kimi Âlemlerin Rabbinin ulûhiyetini derinden hissettirmek için, hacc gibi
Namaz ise topyekûn kalkındırıyor..

Kimi musibetler temizlik yapıyor
Kimi güçlendiriyor
Kimi haddini bildiriyor
İllâ ki Allah'a yaklaştırıyor.

Peygamber(A.S.M.) ahlâkı ile ahlâklanmak ise en önemli cehd konusu.

Bir de fâni ve dar şu dünyadaki nihayetsiz ikrâmı,o ikram içindeki iltifât-ı İlâhiyi, o iltifatta muhabbeti görebilmek,gördüğünü hamd ile, itaatle gösterebilmek, bekâ yurdunda,bâki ikramlara mazhar olabilmenin önkoşulu..

Sonuçta tümü,huzura çıkabilir şekilde insanı yontuyor,şekillendiriyor,arındırıyor, güzelleştiriyor.

Allah-ü Teâla insanı kendine muhtap olarak seçmiş, şereflendirmiş. Huzuruna alacağını va'detmiş. Bu, insanın başına gelebilecek en güzel şey..Ama diyor: ''liyâkat kesbedin de öyle gelin!..''

'' İşte, kömür gibi olan ervâh-ı sâfileyi, elmas gibi olan ervâh-ı âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanların hilkatiyle ve sırr-ı teklif ve ba’s-ı enbiya ile, bir meydan-ı imtihan ve tecrübe ve cihad ve müsabaka açılmış. Eğer mücahede ve müsabaka olmasaydı, maden-i insaniyetteki elmas ve kömür hükmünde olan istidatlar beraber kalacaktı. âlâ-yı illiyyîndeki Ebu Bekr-i Sıddık’ın ruhu, esfel-i sâfilîndeki Ebu Cehil’in ruhuyla bir seviyede kalacaktı. Demek, şeyâtin ve şerlerin yaratılması, büyük ve küllî neticeye baktığı için, icadları şer değil, çirkin değil. Belki, sû-i istimâlâttan ve kesb denilen mübaşeret-i hususiyeden gelen şerler, çirkinlikler kesb-i insana aittir; icad-ı İlâhîye ait değildir. Mektubat;48''

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa