TERAKKİ?
Japonya için mütevazi sayılacak,12 katlı İsetan Alışveriş merkezinden-Kyoto
Küçük bir çocukken, asr-ı saadete neden asr-ı saadet dendiğini anlayamazdım. Okuduklarımdan gördüğüm, fakr-ü zaruret içinde yaşadıkları, çoğu zaman açlıktan karınlarına taş bağladıkları idi. Saadet bunun neresinde?.. diye düşünüyordum. Demek o zamandan, maddi terakkinin, teknolojik gelişmenin maksud-u bizzat olduğu propagandası bende tesirini göstermiş.Çocuk aklım nereden bilebilirdi, mahz-ı saadetin Allah ve Resulüne yakın olmak olduğunu.Onunla (a.s.m.) aynı zaman ve mekanı paylaşmanın,Çarşıda pazarda Ona rastlamanın,Dilediğinde gidip müşkülünü arzedebilmenin,Dinini ilk elden öğrenebilmenin,Soru ve sorunlarına cevap olarak ayet-i kerime inmesinin,Onunla omuz omuza cihad etmeninSelamını almanınYemeğini paylaşmanınNamazını Onun (a.s.m) arkasında kılmanın ,saadetin ta kendisi olduğunu nasıl bilebilirdim?Şimdi de bazı çocuk akıllılarımız saadetin, dahası hizmetin maddi terakkide olduğunu sanıyorlar. İyi yemek, iyi barınak, iyi binek elbette Allah'ın güzel nimetlerindendir. Hayırlısı ile istenir. Verildiğinde baş-göz üstüne kabul edilip,en güzeli ile şükrünü edâ etmenin yoluna bakılır. Ama maksûd-u bizzat olamaz. Ne fert için ne cemaat için..Her iki durumda da dünya umûru gerektiğinde her an vazgeçilebilecek bir yerde ve değerde olmalı. Hele de dinden verip dünya almak..Alışveriş lerin en korkuncu neûzu billah..
"Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin. " Bakara Sûresi, 2:41.'
''Evet, hakiki terakkî ise, insana verilen kalb, sır, ruh, akıl, hattâ hayal ve sâir kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirerek, her biri kendine lâyık hususi bir vazife-i ubûdiyet ile meşgul olmaktadır. Yoksa, ehl-i dalâletin terakkî zannettikleri, hayat-ı dünyeviyenin bütün inceliklerine girmek; ve zevklerinin her çeşitlerini, hattâ en süflîsini tatmak için bütün letâifini ve kalb ve aklını nefs-i emmâreye musahhar edip yardımcı verse, o terakkî değil, sukuttur.''Sö zler:291
"Benim âyetlerimi, az bir dünya menfaatiyle değiştirmeyin. " Bakara Sûresi, 2:41.'
''Evet, hakiki terakkî ise, insana verilen kalb, sır, ruh, akıl, hattâ hayal ve sâir kuvvelerin hayat-ı ebediyeye yüzlerini çevirerek, her biri kendine lâyık hususi bir vazife-i ubûdiyet ile meşgul olmaktadır. Yoksa, ehl-i dalâletin terakkî zannettikleri, hayat-ı dünyeviyenin bütün inceliklerine girmek; ve zevklerinin her çeşitlerini, hattâ en süflîsini tatmak için bütün letâifini ve kalb ve aklını nefs-i emmâreye musahhar edip yardımcı verse, o terakkî değil, sukuttur.''Sö zler:291
Gelişmiş Batı ülkeleri gibi,Japonların da,
bu dünyevi terakkiye rağmen,sigara-alkol
tüketimi ve intihar oranında,geri kalmış ülkelerden bir hayli ilerde oldukarını yerinde gördük..
Etiketler: hayat
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa