7 GÖLLER-Gidiş-
7 Göller..malumunuz Bolu ilimiz sınrları içerisinde.Bolu merkezden Karadenize doğru,orman içinden yaklaşık 50 km.lik bir mesafede bulunan göl cükler silsilesi..yolu ayrı güzel,gölü ayrı güzel,dağı ayrı güzel,taşı ayrı güzel..
İlk baharda hiç gitmedim ama,sonbahara denk gelen 2.gidişim oldu.Ben gördüklerim karşısında,hissiyatımı ifadeden aciz kalarak''sübhane men tahayyere fiz sunihil ukuul.''Sanatında akılların hayrete düştüğü Allah, her türlü kusur ve noksandan uzaktır.) diyerek sizi de bu manzaraları seyre davet ediyorum.
Herkes kendi kabiliyet ve kapasitesince tefekkür etsin.Nakıs ifadelerimle kapasitelerinizi sınırlandırmayayım.(işte size,kainatı kitap gibi okuyan bir Üstaddan birkaç mısra)
''Bak kitab-ı kâinatın safha-i renginine,
Hâme-i zerrîn-i kudret, gör, ne tasvir eylemiş.
Kalmamış bir nokta muzlim çeşm-i dil erbâbına,
Sanki âyâtın Hüdâ nurla tahrir eylemiş.
Bak, ne mu'ciz-i hikmet, iz'an-rübâ-yı kâinat,
Bak, ne âli bir temâşâdır feza-yı kâinat. ''
Blog yazarımızın,az fotoğraflı blogunda yayınlanan yazsısını da,fotoğrafların sonuna koydum.Ehl-i kalem'in tasviri de bir başka oluyor.Fotoğrafları görmeseniz bile gitmiş gibi olursunuz..
İlk baharda hiç gitmedim ama,sonbahara denk gelen 2.gidişim oldu.Ben gördüklerim karşısında,hissiyatımı ifadeden aciz kalarak''sübhane men tahayyere fiz sunihil ukuul.''Sanatında akılların hayrete düştüğü Allah, her türlü kusur ve noksandan uzaktır.) diyerek sizi de bu manzaraları seyre davet ediyorum.
Herkes kendi kabiliyet ve kapasitesince tefekkür etsin.Nakıs ifadelerimle kapasitelerinizi sınırlandırmayayım.(işte size,kainatı kitap gibi okuyan bir Üstaddan birkaç mısra)
''Bak kitab-ı kâinatın safha-i renginine,
Hâme-i zerrîn-i kudret, gör, ne tasvir eylemiş.
Kalmamış bir nokta muzlim çeşm-i dil erbâbına,
Sanki âyâtın Hüdâ nurla tahrir eylemiş.
Bak, ne mu'ciz-i hikmet, iz'an-rübâ-yı kâinat,
Bak, ne âli bir temâşâdır feza-yı kâinat. ''
Blog yazarımızın,az fotoğraflı blogunda yayınlanan yazsısını da,fotoğrafların sonuna koydum.Ehl-i kalem'in tasviri de bir başka oluyor.Fotoğrafları görmeseniz bile gitmiş gibi olursunuz..
VE İNSANOĞLUNUN ELİ DEĞNCE,ODUN VE KERESTELİK HALE GETİRİLMİŞ AĞAÇLAR..
'' Yaprak Yağmuru
Acaba Allah sonbaharı,Yedigöller için mi yaratmış? Ya da Yedigölleri sonbaharın ihtişamını göstermek için mi yaratmıştır?Yedigöller, şöyle geçerken uğrayabileceğiniz bir yer değil. İstanbul Ankara yolunda giderken Bolu hizasından 42 kiometre kuzeye doğru gitmelisiniz. Sonbaharı tercih edersiniz. Güneşli bir görüş dilersiniz. Yapraklar tamamen dökülmemiş, dökülenler çürümemiş olsun istersiniz. Bütün bu şartları bir arada yakalayabilmek kolay değildir, tamamen kısmet işidir. Mesela biz Yedigölleri niyet edip Düzce'den yola çıktığımızda hava kapalıydı. Meteoroloji sis var diyordu. Ne bulursak bahtımıza, deyip yola çıktık. Ama Allah size ikram edecek olduktan sonra sisin dağılması da meteorolojinin yanılması da işten değil!.Her ne kadar Yedigöller maksud olsa da o maksuda götüren yollar da kendisi kadar güzel. Hele bir yayla gördük ki kalan ömrümü orada geçirebilirdim. Şanslı bir ev vardı, cennetâsâ bir manzaranın ortasında. Acaba içinde oturanlar, şehir içinde, hidroforu ve asansörü oan bir ev hayal ediyorlar mıdır, merak ettim.Hafta içi olduğu için çok tenha idi. Sadece üç beş fotoğraf meraklısı. İyi fotoğraf çekemem ama iyi tripot taşırım. Ben co-pilotmuşum ve co-pilotlar tripot taşırmış..Aslı var mı bilmiyorum, bana öyle söylendi..İnsana bir masal ülkesine gelmişsiniz duygusu yaşatan Yedigöller daha yolda bizi yaprak yağmuru ile karşıladı. Hafif bir hışırtı, ardından sarı-kızıl yapraklar konfeti gibi yağıyordu. Gölün (göllerin) üstünü yer yer yapraklardan bir örtü kaplamıştı. Şimdi muhteşem duruyor ama çürüyecekler mecburen. Fakat asla gölü kokuşturmayacak bu durum. Ya Kuddüs!.
Gölün kıyısındaki ağaçlar güneşe doğru uzanmakla kalmıyor, birebir görüntüsü gölün derinliklerine doğru da uzanıyor.
Ormanın zemininde ne yeşil otlar ne de kahverengi toprak, sonbahar rengi bir zemin..Sonbahar rengi: Tatlı kızıl, ayva sarısı biraz yeşil karışımı..Rahmetli babacığımın meslektaşlarına sordum; ağaçlar ağırlıklı olarak kayınmış. Arada yer yer gürgen. Ağaçları sahiplenme teşebbüsleri gördüm. Gövdesine isimler kazınmış tahammüllü ağaçlar gülümsüyorlardı; Ya Mâlikü'l mülk!..Yolda giderken susamış, inşallah gittiğimde soğuk su satan bir büfe vs. bulabilirim diye düşünmüştüm. Yedigöllere vardığımda ise adım başı öylece akıp duran hakiki kaynak suları buldum. Benim içtiğim bir iki yudum ondan hiçbir şey eksiltmiyordu, öyle bir bereket..Ama başlarında birer musluk olsa içim daha rahat edecekti.Sevgili güneş, istidadı müsait olan her şeyi nasıl da güzelleştiriyor: Gölün damlacıklarını, ağaçların başlarında pırpır eden yaprakları, sonra dalı ile vedalaşıp döne döne yanıp sönerek uçuşan yaprakları.. Bir nevi yakamoz desek..Yedigöller insana, yerler ve gökler Rabbinin, kâinatta daima güzelliği izhar ettiğini bir daha, bir daha müşahede ettiriyor; bin mâşâallah eşliğinde..''
http://seyma-zekeriya.blogspot.com/2008/11/yaprak-yamuru.html
'' Yaprak Yağmuru
Acaba Allah sonbaharı,Yedigöller için mi yaratmış? Ya da Yedigölleri sonbaharın ihtişamını göstermek için mi yaratmıştır?Yedigöller, şöyle geçerken uğrayabileceğiniz bir yer değil. İstanbul Ankara yolunda giderken Bolu hizasından 42 kiometre kuzeye doğru gitmelisiniz. Sonbaharı tercih edersiniz. Güneşli bir görüş dilersiniz. Yapraklar tamamen dökülmemiş, dökülenler çürümemiş olsun istersiniz. Bütün bu şartları bir arada yakalayabilmek kolay değildir, tamamen kısmet işidir. Mesela biz Yedigölleri niyet edip Düzce'den yola çıktığımızda hava kapalıydı. Meteoroloji sis var diyordu. Ne bulursak bahtımıza, deyip yola çıktık. Ama Allah size ikram edecek olduktan sonra sisin dağılması da meteorolojinin yanılması da işten değil!.Her ne kadar Yedigöller maksud olsa da o maksuda götüren yollar da kendisi kadar güzel. Hele bir yayla gördük ki kalan ömrümü orada geçirebilirdim. Şanslı bir ev vardı, cennetâsâ bir manzaranın ortasında. Acaba içinde oturanlar, şehir içinde, hidroforu ve asansörü oan bir ev hayal ediyorlar mıdır, merak ettim.Hafta içi olduğu için çok tenha idi. Sadece üç beş fotoğraf meraklısı. İyi fotoğraf çekemem ama iyi tripot taşırım. Ben co-pilotmuşum ve co-pilotlar tripot taşırmış..Aslı var mı bilmiyorum, bana öyle söylendi..İnsana bir masal ülkesine gelmişsiniz duygusu yaşatan Yedigöller daha yolda bizi yaprak yağmuru ile karşıladı. Hafif bir hışırtı, ardından sarı-kızıl yapraklar konfeti gibi yağıyordu. Gölün (göllerin) üstünü yer yer yapraklardan bir örtü kaplamıştı. Şimdi muhteşem duruyor ama çürüyecekler mecburen. Fakat asla gölü kokuşturmayacak bu durum. Ya Kuddüs!.
Gölün kıyısındaki ağaçlar güneşe doğru uzanmakla kalmıyor, birebir görüntüsü gölün derinliklerine doğru da uzanıyor.
Ormanın zemininde ne yeşil otlar ne de kahverengi toprak, sonbahar rengi bir zemin..Sonbahar rengi: Tatlı kızıl, ayva sarısı biraz yeşil karışımı..Rahmetli babacığımın meslektaşlarına sordum; ağaçlar ağırlıklı olarak kayınmış. Arada yer yer gürgen. Ağaçları sahiplenme teşebbüsleri gördüm. Gövdesine isimler kazınmış tahammüllü ağaçlar gülümsüyorlardı; Ya Mâlikü'l mülk!..Yolda giderken susamış, inşallah gittiğimde soğuk su satan bir büfe vs. bulabilirim diye düşünmüştüm. Yedigöllere vardığımda ise adım başı öylece akıp duran hakiki kaynak suları buldum. Benim içtiğim bir iki yudum ondan hiçbir şey eksiltmiyordu, öyle bir bereket..Ama başlarında birer musluk olsa içim daha rahat edecekti.Sevgili güneş, istidadı müsait olan her şeyi nasıl da güzelleştiriyor: Gölün damlacıklarını, ağaçların başlarında pırpır eden yaprakları, sonra dalı ile vedalaşıp döne döne yanıp sönerek uçuşan yaprakları.. Bir nevi yakamoz desek..Yedigöller insana, yerler ve gökler Rabbinin, kâinatta daima güzelliği izhar ettiğini bir daha, bir daha müşahede ettiriyor; bin mâşâallah eşliğinde..''
http://seyma-zekeriya.blogspot.com/2008/11/yaprak-yamuru.html
Etiketler: Seyahat, Tefekkür.., temaşa keyfi
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa