Salı, Ocak 23, 2007

BEDİÜZZAMAN'DAN ERMENİ MESELESİ İKAZI


Şefkatli,mübârek ve mualla Üstadımızın şu sözlerine bakın da karar verin;
Bediüzzaman şu felaket ve helaket asrının sahibi miymiş değil miymiş?

Bîhakkın görüyoruz; ne ki çetrefilli bir sorun ile karşılaşmışız, ona dâir son derece de mantıklı , insanî ve de uygulanabilir bir çözüm önerisi olmasın!..
İllâ ki hayatî bir ölçü elimize vermesin!..Yü z akımız olacak bir tavır ortaya koymuş olmasın!..Elhamdülillah- i hâzâ min fazl-ı Rabbi..

Ey Türkiye!..İkrâm-ı İlâhi nev'inden şu elindeki hazineyi gör de sahip çık gayrı!..

İşte Bediüzzaman, işte Ermeni meselesi:

'' Sual: Gayr-ı müslimlerle nasıl müsavi olacağız?

Cevap: Müsavat ise, fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. Hukukta ise şah ve gedâ birdir. Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese, tâzibinden men etse, nasıl benî Âdem’in hukukunu ihmâl eder?...''

''Suâl: "Ermeniler zimmîdirler.( islam dairesi altında yaşayan gayr-ı müslimler) Ehl-i zimmet, zimmettarlarıyla nasıl müsâvi olur?"


Cevap: Kendimizi dev aynasında görmemeliyiz. Kabahat bizde. Tamamen zimmetimize alamadık, bihakkın adâlet-i şeriatı gösteremedik. Şeriat dairesinde, hukuklarını istibdâdın sünnet-i seyyiesiyle muhâfaza edemedik; sonra da istedik, kuvvetimiz kalmadı. Ben şimdi Ermenilere bir nevi zimmî-i muâhid nazarıyla bakıyorum.

Suâl: "Ermeniler bize düşmanlık edip, hile ve hıyânet ediyorlar. Nasıl dostluk üzerinde ittifak edeceğiz?"

Cevap: Düşmanlığın sebebi olan istibdat öldü. İstibdâdın zevâliyle dostluk hayat bulacak. (demek neymiş?..)Size bunu katiyen söylüyorum ki, şu milletin saadeti ve selâmeti Ermenilerle ittifak ve dost olmaya vâbestedir. Fakat mütezellilâne dost olmak değil, belki izzet-i milliyeyi muhâfaza ederek, musâlaha elini uzatmaktır.....Hem de, fikr-i milliyette müttefik ve kavîdirler; siz, ihtilâfla şimdilik boşsunuz, hem de galebe etmek istiyorsunuz. Onlar sizi mağlup ettiği silah ile, yani akıl ile, fikr-i milliyetle, meyl-i terakkî ile, temâyül-ü adâlet ile mağlup edebilirsiniz. Bence şimdi kılıç vuran, o kılıncın aksi döner, yetimlerine dokunur. Şimdi galebe kılıç ile değildir. Kılıç olmalı, lâkin aklın elinde. Hem de dostluğun sebebi vardır. Zîrâ komşudurlar. Komşuluk, dostluğun komşusudur. Hem de onlar uyandılar, dünyaya yayıldılar, terakkiyât tohumlarını topladılar; vatanımızda ekecekler. Bizi medeniyete mecbur, terakkîye îkaz, bizdeki fikr-i milliyeti hüşyâr ediyorlar.
İşte şu noktalara binâen, onlarla ittifak etmek lâzımdır. Hem de bizim düşmanımız ve bizi mahveden, cehâlet ağa, oğlu zaruret efendi ve hafîdi husumet beydir. Ermeniler bize düşmanlık etmişlerse, şu üç müfsidin kumandası altında yapmışlar.''
Münazarat: s.67-69

Hrant Dink kendisi ile yapılan bir röportajda Üsatadın bu sözleri aktarıldığında; ''Allah Bediüzzaman'dan razı olsun'' demiş..( Hasan Hüseyin Kemal, Yeni Asya, 16 Ekim 2005)

Şimdi öldükten sonra görüyoruz ki, Hrant Dink gibi konuya akl-ı selim ile yaklaşan,Ermeniler ile Türkler arasında köprü olmaya çalışan bir insanın varlığı Türkiye için bir şans imiş; kaybettik..

İnsan olarak ve bir aile babası olarak katli ise yüreğimizi yaktı..Rabbim mağfireti, merhameti ile muamele etsin, eşine sabır, çocuklarına hayırlı ömürler nasip etsin inşaallah
..

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa