M.EMİN 1. Ağabey..DUALARLA DEFNEDİLDİ..
Mehmet Emin Birinci dualarla
Birinci Ağabey'in cenazesi için Fatih Camiinde idik. Büyük bir kalabalık, muhabbetle kucaklaşıyor, ayaküstü sohbetler yapıyorlardı. Bu sırada Birinci Ağabey manevi alemlerde kimlerle kucaklaşıyordu acaba?
Cemaat içeriye sığmayınca vakit namazı avluda da kılındı.
Sungur Ağabey ile Fırıncı Ağabey de birer konuşma yaptılar. Onlar bize Üstadımızdan yadigâr..Kimbilir böyle zamanlarda neler hissediyorlardır? Rabbim ikisine de sağlıklı, hayırlı, bereketli uzun ömür ve afiyet versin inşaallah.
Defnin yapılacağı Eyüp Sultan'a doğru giderken, yolda arabanın radyosunda Birinci Ağabey'in sesinden 20. Mektubun 7. kelimesini dinliyorduk:
''Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.''
Kabristan'a yaklaştığımızda 9. kelime ile şöyle diyordu:
''Mezaristana göçtüğünüz vakit, "Eyvah, malımız harap olup sa’yimiz hebâ oldu. Şu güzel ve geniş dünyadan gidip dar bir toprağa girdik" demeyiniz, feryad edip meyus olmayınız. Çünkü sizin her şeyiniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfâtını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Zât-ı Zülcelâl sizi celb edip yeraltında muvakkaten durdurur, sonra huzuruna aldırır. Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat bitti; ücret almaya gidiyorsunuz. ''
Amenna ve saddakna..
Böylece Birinci Ağabey'i Resulullah'ın sahabesinin mekanında Zübeyir Ağabey, Tahiri Ağabey, 20 yıl teşrik-i mesaide bulunduğu Av.Bekir Berk Ağabeylerin yanına bırakıp döndük. Yine kavuştular anlayacağınız. Şöyle demişler midir acaba:
''nerede kalmıştık? ''
Dönüşte Esat Coşan Hocaefendiyi de dualarımızla selâmladık.
Eyüp Sultan kabristanında pek gözüm var. Kimbilir?..Belki de..
Akşam namazını Eyüp Sultan'da kılıp,yine lâlelerin, yeni yeni lâlelerin diğer çiçeklerle bir olup şenlendirdiği İstanbul'u arkamızda bırakıp, Haliç'in sularına vuran gecenin ışıklarını da temaşa ettikten sonra evimize döndük.
Cemaat içeriye sığmayınca vakit namazı avluda da kılındı.
Sungur Ağabey ile Fırıncı Ağabey de birer konuşma yaptılar. Onlar bize Üstadımızdan yadigâr..Kimbilir böyle zamanlarda neler hissediyorlardır? Rabbim ikisine de sağlıklı, hayırlı, bereketli uzun ömür ve afiyet versin inşaallah.
Defnin yapılacağı Eyüp Sultan'a doğru giderken, yolda arabanın radyosunda Birinci Ağabey'in sesinden 20. Mektubun 7. kelimesini dinliyorduk:
''Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.''
Kabristan'a yaklaştığımızda 9. kelime ile şöyle diyordu:
''Mezaristana göçtüğünüz vakit, "Eyvah, malımız harap olup sa’yimiz hebâ oldu. Şu güzel ve geniş dünyadan gidip dar bir toprağa girdik" demeyiniz, feryad edip meyus olmayınız. Çünkü sizin her şeyiniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfâtını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Zât-ı Zülcelâl sizi celb edip yeraltında muvakkaten durdurur, sonra huzuruna aldırır. Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti; rahata ve rahmete gidiyorsunuz. Hizmet, meşakkat bitti; ücret almaya gidiyorsunuz. ''
Amenna ve saddakna..
Böylece Birinci Ağabey'i Resulullah'ın sahabesinin mekanında Zübeyir Ağabey, Tahiri Ağabey, 20 yıl teşrik-i mesaide bulunduğu Av.Bekir Berk Ağabeylerin yanına bırakıp döndük. Yine kavuştular anlayacağınız. Şöyle demişler midir acaba:
''nerede kalmıştık? ''
Dönüşte Esat Coşan Hocaefendiyi de dualarımızla selâmladık.
Eyüp Sultan kabristanında pek gözüm var. Kimbilir?..Belki de..
Akşam namazını Eyüp Sultan'da kılıp,yine lâlelerin, yeni yeni lâlelerin diğer çiçeklerle bir olup şenlendirdiği İstanbul'u arkamızda bırakıp, Haliç'in sularına vuran gecenin ışıklarını da temaşa ettikten sonra evimize döndük.
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa