Perşembe, Eylül 20, 2007

KAYNANALAR

Uzun zamandır yazarımızdan yazı aktarmamıştım..Rahmetli anamla ilgili yazınca sizlerle de paylaşayım istedim.Ellerine sağlık.Allah benim kayınvalideme de rahmetetsin..(herhalde yetişebilsem biz de iyi anlaşırdık)

Bende bir kayınvalide vardı (Allah rahmet eylesin) ''Allah razı olsun'' demeyi ondan öğrendim. İtiraf ediyorum; o hayatıma girmeden önce bilmezdim, söylemekte zorlanırdım. Daha çok dilencilerden duyduğumuz bir söz..Oysa o en ufak bir hizmet, bir iyilik görse hemen ''Alah razı olsun'' derdi. Kendisine de öyle denmesini isterdi. ''Bana teşekkür etmeyin, Allah razı olsun deyin'' derdi.
18 sene birlikte ''barış içinde'' yaşayabildiysek onun insan idare etmekteki becerisi sayesinde olmuştur. En ufak iyiliğe dua ettikçe, hele de ''anana babana rahmet '' dedikçe akan sular dururdu. Sağdan soldan ''gelinim şöyle iyidir, böyle insandır'' diye kulağınıza gelmesini sağlar, öyle olmasanız da olasınız gelirdi.
Salâhatı kuvvetli idi. Bazen beni kızdıracak kadar namazı ilk vaktinde kılmaya özen gösterirdi. ''Ya iki dakika şu çocuğu tutuver işte, işim çok'' Haaayııır!..O namaz, ezan okunur okunmaz kılınacak.
Ameli ''az da olsa devamlı'' değil, çok ve devamlı idi. Birlikte yaşadığımız yıllar boyunca ne teheccüdünü, ne evvabini ne de kuşluk namazını terkettiğini görmedim. Çok hasta bile olsa gece üç deyince sürünerek de olsa kalkar teheccüdünü kılar, arkasından beşyüzlük tesbihini alır, dili damağa yapıştırıp kalbe ''Allah'' söyletirdi. ''Ya bir daha kalkamazsam. ..'' Hiç namaz borcu olmadığı halde muntazaman kaza namazı kılardı.
60 yaşından sonra Kur'an okumayı öğrendi ve ölünceye kadar hergün muntazaman yarım cüzü, Fatih Çollak Hocanın okuyuşu ile kasetten dinleyip takip etti. Boş oturması ise salavat çekmekti. Sürekli zikir ve dua üretim merkezi gibi idi. Meğer başımıza konmuş bir devlet kuşu imiş..
Risale-i Nura bütün kalbiyle bağlıydı. Hiç bir gerekçe onu derse gitmekten alıkoyamaz, okunurken ciddiyetle dinler, sadece namaz vakti yaklaşınca ''namaz oldu mu?'' diye araya girerdi. Ben her zaman, derslerde yapılan yiyecek ikramlarına; hem vakit alıyor, hem fazla kilolara sebep oluyor, hem de dersi alacak olanı düşündürebilir gerekçesi ile karşı çıkardım. O da her seferinde ''olsun o da bir hayır'' derdi. ''Çocuğu var, yaşlısı var..''
Okuma bilmezdi. Hergün bir kez oğlumun kapısına dayanır öylece bakardı. Oğlucuğum bilirdi; ''tamam babaanne sen git geliyorum'' Böylece oğlum da hergün babaannesine okumuş olmak için Risale-i Nur okumuş olurdu.
Rahmetlinin sevmediği yiyecekler şeker ve tansiyonunu çıkarır, sevdikleri ise bilakis iyi gelirdi..
Mutfak masamızda o yaprakları açar, ben doldurup sararken içli hayat öyküsünden pasajlar anlattığında ona karşı sonsuz bir şefkat duyar, içimden yeminler ederdim; ''seni üzen insanlardan biri de ben olmayacağım..' ' Çok çileli bir geçmişi vardı rahmetlinin. .
Bir defasında ''bende sevmediğin ne varsa söyle, çalışıp gidereceğim'' demesini, burnumun direği sızlayarak hatırlıyorum.
Yemeği çok lezzetli olurdu. Alamadık bir el..Çocuklarım hâlâ annelerinin yemeklerinde o tadı arıyorlar boşuboşuna. Mantı çorbası yedi mahalleye yadigâr kaldı.
Muhtelif hastalıkları vardı. Ama başağrısı nöbetçi idi. Başka hiç bir yeri ağrımadığında başağrısı, nöbeti devralırdı. Başka bir deyişle başı ağrıyorsa genel durumu iyi demekti. Baş ağrısının da bir ilacı vardı: gezmek..(gelin kaynana toprağından olurmuş..)
Yaşadığı gibi de öldü. Son gecesinde yatsı namazını da kıldı, abdestli olarak yattı. Yarım saat sonra da son nefesini verdi. Bu günler sene-i devriyesi. Eylüldü ve okullar açılalı üç gün olmuştu..
Vefatından sonra eltim rüyasında görmüş ''ıp rahat oldum'' diyormuş. ''ne ilaç kaldı ne başağrısı...''
Allah gani gani rahmet eylesin, onun kulluğunun güzelliğinden bana da bir nasip versin inşaallah.
''Ahir zamanda ihtiyar kadınların dinine tabi olun'' hadis-i şerif

Cumartesi, Eylül 08, 2007

FETHİYE -GÖCEK BOT UÇUŞU

Kıymetli Okuyucular,1-5 Eylül Tarihlerinde,Fethiye-Lykia World'de Romatolji 2007 Kongresi vardı.2Eylülde de,Meis_Kaş açık deniz uluslararası yüzme yarışı.Ben ilim aşkı sebebiyle Kongre kaydımı aylar öncesinden yaptırmıştım.Oradan 1 günlüğüne Kaş'a geçip,yarışmaya da katılırım diye,ona da kayıt formunu göndermiştim.Ve mutat yüzme faaliyetlerini de bu niyetle sürdürüyordum.Fakat hafta başında başlayan boğaz yanması,gelecek bir gribal enfeksiyonun habercisiydi.Ve tecrübe tıbba galip geldi(ilaç alırsan 7 günde,almazsan 1 haftada geçer derler ya..)bizim yaz gribi,yarıştan mahrum etti garibi.İsabet te oldu.O tuzlu suda,7 km yüzmek pek te akıl işi olmayacaktı bu yaşta.
1 eylülde vasıl olduk otele ve mecburen istirahate çekildik,kısa yüzmeler dışında.Pazar günü sabahı baktık biraz iyiyiz..10' lık bir bot uçuşu yaptık..ertesi gün akşam için de,yamaç paraşütüne rezervasyon yaptırdık.Ne de olsa bunlar yarışma değil,yorucu değil.Fakat sonraki sayfalarda göreceğiniz üzere,Yamaç paraşütü de kesmedi,bot pilotunun da maddi manevi,duygusal teşvikler uygulamasıyla,otelden Göcek'e kadar 50-60 kmlik bir hava yolculuğuna karar verdik.1 saat süren bu yolculuk ta,en az yamaç paraşütü kadar seyir ve tenezzüh zevki yaşattı.
Otel odasından görülen manzaradan tutun,bahçadan deniz kenarına,karadan-havadan-denizden gördüklerimi sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Etik-deontolojik sebeplerle,''hızlı yazar-güzel yazar,Blog yazarımızı seyahatlara artık götüremediğimizden,yine maalesef,benim az yazılı,bol resimli sayfalarımla idare edeceksiniz.
İşte,tatil köyünün Patara 303 numaralı odasının balkonundan seyrettiğimiz manzara.

Ve bahçeden bir yakın çekim..

Arka planda,çıkmayı hayal ettiğim Babadağın aşağıdan görülen tepesi


Ve geniş açıdan,bir gurub vakti

Yukarda bahsi geçen,10'lık uçuşta gittiğimiz,Kelebekler Vadisinin denizden,havadan görünüşü

Kısa uçuş günü,hava berraktı..o gün havalı bottan Ölü Deniz


Ve bu da,kara versiyonu daha yaygın olarak bulunan,Micro Light Uçan botumuz..

Burası da,ölü denize yakın bir koy.Bilenler bilir..karşısında tarihi kalıntılar bulunan bir adacık var.30 sene önce biz tıp talebesi iken ve buralar boş iken kıymetli bir arakadaşımla buralarda yüzmüştük..

Göcek'e doğru yola devam.

Havadan giderken,sağda Fethiye şehir merkezi ve karşısındaki adayı görüyoruz

Yol(!) üzerinde karşımıza çıkan bir tatil köyü..Tuvana imiş..

Ormanlar ve koylar


Botumuzun burnunun doğrultusunda,Göcek göründüüü..ben hafiften üşümeye başlıyorum..700 mt..yükseklerdeyiz zira
Göcek ve tekneler..o kadar kalabalık ki,inip kıyıya varmak işimize gelmedi..

Devam ediyoruz,geniş bir kavisle dönerek..
Yine Göcekte büyükçe bir koy
Küçük bir koy,boş kalabilmiş

Zoom yaparak bu kadar yaklaştırabildim saklanan tekneyi.Yükseklerde,güneşe yakınız ama oldukça serin buralar


Göceğin karşısında bir ada

Dönüş yolunda..ilk başta yüzdüğümüzü söylediğim koyun karşısındaki ada..

ve dönüş yolunda,bir başka açıdan Ölü Deniz

Ve,Göcek dönüşü Uçan Bottan, iyi ki dün uçmuşuz dedirten,bugün başı dumanlı Babadağ manzarası

Ve iniş için otelin koyuna yaklaşırken,buraların meşhur,Turkuaz renkli denizi,kıvrıla kıvrıla giden otel yolu ve yarın paraşütle ineceğimiz kumsal..Şimdilik bu kadar.Meraklısına video çekimlerimiz de vardır.Bekleriz.

NOT:Nihayet videolar tamamlandı.Orjinallerin boyut ve format problemi yüzünden,bir uzman müdahelesi gerekti.Gecikme için özür dileriz.Ve tabii,uzmanımız,Grafik tasarım uzman adayımız,M.Şamil beye hzimetinden dolayı teşekkür ederiz.Fondaki güzel müzikler de onun bir hediyesidir.Yoksa biz motor ve rüzgar sesiyle temaşa ettik.Bu da okuyucuların şansı..


Etiketler: , ,

FETHİYE(BABADAĞ'dan bir uçuş)1 YAMAÇ P

Türkiye'nin en meşhur Yamaç Paraşütü mekanlarından,Babadağın yamacı.Bu uçurumdan kendimizi atacağız biraz sonra.En zirvenin bir altı burası,benim saatin ölçümüne göre 1700mt civarı idi.Daha yukarısı da 2000 mt.imiş.Hava şartları sebebiyle buradan uçacağız.Hocaları öyle dedi.Yoksa biz zirveyi tercih ederdik.(ne de olsa,''yüksekten düşmekle daha az inciniriz'' diyenlerdeniz)



Ayaklarımız yerden kesilir kesilmez,pozisyon alıp deklanşöre basmaya başlıyorum.Vakt-i Gurubta uçmayı planlamıştık.(onların tabirince sunset uçuşu)ama,yine onların dediklerine göre,hava bozuyormuş,güneşin daha aşağı inmesini bekleyemeyiz dediler.Bizimki bu yüzden,ne sun set oldu ne sun shine.Puslu bir havada,ikindi uçuşu oldu maalesef.Neyse,kısmet dedik,ona göre ayarlar yapmaya çalıştık makinede.Denize ve güneşe doğru çektiğimiz resimler net çıkmadı bu yüzden,şekilde görüldüğü üzere.Ama,yine de,seyrine doyum olmuyordu manzaranın.


Yukarıda dediğim gibi,dağa doğru bakınca görüntü daha net.Ama,daha ürkütücü.Nazenin kökleri ile kayaları delen ağaçlar,biz üzerine çekılırsak neler olur düşünmedim bile..


İşte,guruba meyleden güneş,sağda ölü deniz ve muallakta bir garip insan oğlu.


Ve Göcek-Dalaman istikametinde,dağlar,koylar ve uzanıp giden deniz.Bir çırpıda ifade edemesek te,hayalimizden Ayet-ül Kübrayı vasıtasız tayeran ile,temaşa edip yazan Zatın gözlüğüyle manzaraya bakıp,temaşa keyfine,tefekkür katmaya çalışıyoruz,(kanatlı) karınca kararınca..



Biraz daha yakından,şekilde görüldüğü üzere,dizimin dibinden,biraz daha yakın ve canlı bir Ölü Deniz manzarası..


Dağ ve Deniz üzerinde bir hayli tayeran ettikten sonra inişe geçiyoruz.Şahsen çok istifade etmiş bulunduğum,Romatoloji Kongremizin icra edildiği,Lykia World Tatil köyü,kongre merkezi seçilmeye başlıyor.

Ve daha yakından..
Evet,her fani lezzet gibi tadı damağımızda kalan 40 dk.lık seyahat bitmek üzere..leylek misal ayakları ileri uzatıp,ileri doğru koşma anı gelmiş bile.Yukarıdan görülen kumsala iniyoruuuz..




Etiketler: , , ,

FETHİYE(BABADAĞ'dan bir uçuş) YAMAÇ PARAŞÜTÜ

Babadağdan atladıktan sonra,Lykia ve Kelebekler vadisi istikametini görüntüleyen bir ''balık gözü'' görüntüsü



Bu ise,Ölü Deniz arka planda resmeden bir fotoğraf



Bu da,paraşütümüzden,yukarı doğru bir atf-ı nazar..arkamızdan gelenler


Bu ise daha önce çekilmiş,leylekler misali uçuşan paraşütçüler


Bu resim de,bizim arayıp bulmadığımız,fotojenik bir havada çekilmiş,solda Kelebekler vadisi,sağda Ölü Denizi görünteleyen geniş açılı bir resim..biz de gördük ama,hava bu kadar berrak olmadığından böyle resmedemedik.Sizler mahrum kalmayasınız diye,şirketten aldık.

Etiketler: , , , , ,