Ekibin ''yazıcı''yarısı,ben seyahatteyken,bu yazıyı yazmış.Tam olarak bizim seyahatten bahsetmese de, tevafukun hatırına bu seyahatin resimlerini ekleyerek yayınlamayı uygun buldum.İnşallah,bizim seyahat te,ayet ve hadislerde geçen,ibret alınan,istifade edilen seyahatlerden olur.
Seyahatin başlangıcı,güneşli bir havada başladı..fırsattan istifade,İst.boğazı,Karadeniz çıkış‘’Onlar tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahat edenler, rükûa varanlar, secdeye kapananlar, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındıran ve Allah’ın koyduğu sınırlara riayet edenlerdir. Müjdele o mü’minleri!’’ Tevbe: 112
Âyet-i kerimenin seyahat edenleri, tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler ile beraber zikretmesi ne kadar ilginçtir. Demek mezkûr amellerle muvâzene edilebilecek bir hayır gizli seyahatte. Tefsirlerde seyahatin, ilim, cihad, ibret veya tefekkür için olabileceği açıklanmış.
Ben özellikle ibret ve tefekkür açısından bana sağladıklarından bahsedebilirim.
Herşeyden önce yeryüzünde gezmek, gerçekte de bir yolcu, bir misafir olduğumuzu şiddetle ihsas ediyor. Allah’ın mülkü, görünen - görünmeyen alemleri içine alır ve biz insanlar onun şimdi bize nispeten gayb olan ruhlar aleminden geldik. Şu meşhûdumuz olan şehâdet aleminde yol almaktayız. Bundan sonraki menziller ise kabir ve haşir. İnşaallah cennet, bütün ehl-i iman için son durak olur.
Böylece şu dünya üzerinde nereye gidersem gideyim kendimi memleketimde hissederim. Rabbimin mülkündeyimdir zirâ. Kabir ve haşir meydanında da yabancılık çekmemeyi Rabb-i Rahimimden ümit ediyorum. Cennet ise lütfundan kereminden umulur..
Malmö de,bir okul bahçesinden,Küçük Vikingler..Öocuk heryerde aynı ve fıtri masumiyet hemen dikkatimizi,şefkatimizi celbediyor Ben bu duygularla gezerken neler görürüm? Rabbimin mükemmel yaratmasına şahit olurum. Sanat ve hikmet içiçe ve kemal mertebededir. Güzellikler ile faydalar sarmaş dolaş.Her ayrıntı ayrı güzel olduğu gibi, bütün de muhteşemdir. Hele şu bahar günlerinde, tarakla taranmış gibi sürülmüş toprak yumuşacık tepeler aşar. Hayat va’detmektedir Rabbisinin izniyle. Kahverengi toprağa sınır çizen komşu sarı, yeşil tarlalar nereye ait olduğunuzu anlatır size. Nereye varacağınızı, nerede dinleneceğinizi..Toprağın üstünü seviyoruz, altını da sevmeyi umuyoruz. Yolların sırasınca dizili gelincikler yolcular için midir? Dünyanın ahiret yolcuları, mütefekkir, müteşekkir yolcuları.
Kopenhag'da Kanal Gezisi Seyahat ibret de içerir bolca. Antik şehirler, harabeler gezerken düşünürüm; hani bunların bânileri? Uzaklardan taşıdıkları, yonttukları taşlar duruyor büyük ölçüde. Ya kendileri? Neredeler, ne haldeler? O yıkıntıların arasında fışkıran yeşillikler, çiçekler o zaman da vardı. Onlara da gülümsemişlerdi. Gülümsemelerine, çağrılarına, karşılık alabilmişler miydi? Kimi anlattıklarını duyurabilmişler miydi? Onlar hala türlü dillerle anlatıyor Sâni’lerini. Belli ki ötelerde tanıyacaklar kendileri ile sohbet edeni.
Danimarka,enerjisinin %20 sini bu modern Yel değirmenlerinden elde ediyormuş
Seyahatlerde en ziyade görünen taarrüf-ü Rabbanidir. Rabbim kendini tanıtmak istemiştir. Hem tanıtmak, hem sevdirmek. Yoksa bugün var yarın yok bir misafirhanede bunca ikramın, bunca özenin ne anlamı olurdu? Gezdikçe bu lütuf çeşitleniyor, teceddüd ediyor. Kat kat lütuflarla sarmalandığınızı hissediyorsunuz. Sürekli değişen, yenilenen lütuflar. İnsan olan insan minnetle dolar taşar..
İnsanlar görürüsünüz gezdikçe, renkleri farklı, ırkları farklı. Ama hepsinde temel yüz ifadeleri de temel duygular da aynıdır. Vahdetten haber verir bu durum. O yüzü nakışlayan birdir heryerde.
Kur’an kainatı anlatır, kainat Kur’anı tefsir eder. Seyahat bir anlamda, Rabbimizi bize tarif eden bu iki külli muarrifi birlikte dinlemektir. Zaten onlar mutlaka birlikte okunmalı, birlikte mütalaa edilmeliler. Bakan bir çift göz, muhabbet ve hûşû duyan bir gönül eşliğinde yapılacak seyahatlar, bize sayısız tefekkür ve tefeyyüz kapıları açar.
Malmö de 50 katlı eğri kule Dünyayı gezerken uçsuz bucaksız sanırsınız, dünya öylesine büyük. Oysa başınızı kaldırıp gökyüzüne baktığınızda minicik bir yıldızın minicik bir gezegenidir üzerinde durduğunuz. Kendi minicikliğinizi düşünürsünüz sonra. Hiç hükmünde bir şey. Bir damladan, biraz topraktan, çabuk dağılır, bozulur bir yapı. Ama içinde öyle bir cevher taşır, öyle güçlü bir intisabı vardır ki Âlemlerin Rabbine. Ve öyle bir sevgiliye biat etmiştir ki Habibullahtır.(a.s.m.) Denebilir ki gittiğimiz gezdiğimiz gördüğümüz bütün yerler ve çok daha fazlası onun için yaratılmış, ona musahhar kılınmış. İşte şu seyyah diyebilir ’’ Rabbim bu denizleri karaları benim için yarattı, güneş orada benim için asılı. Ay benim etrafımda dönüyor.Arılar benim için uçuyor, çiçekler bana açıyor’’ Bir şartla ki abd-i mutlak, âciz-i mutlak, fakir-i mutlak olduğunu idrak edecek.Seyahat etmeyi seviyorum. Zira gezdiğim gördüğüm her şey Rabbimden haber veriyor, beni bekâya özendiriyor, ahiret yurdunu istetiyor, haşir sevincini ihsas ediyor. Bir elime yaşamayı bir elime ölmeyi veriyor. İkisini de kemal-i rıza ile sevdiriyor.
Ve dönüşte,memleketimiz..Tekirdağ ve karşıda Marmara adası..Seyahat kadar,avdeti de güzel.Zaten hava alanına giderken arabada,azeri bir türküde''..geymeye keten yahşi,gezmeye garip ülke,ölmeye veten yahşi..''derken bunu anlatıyordu herhalde kendince.(Allah imanla ölmek nasip etsin,en yahşi o da.gecinden ve veteninde olmasının da bir mahzuru yok tabii)
Etiketler: Seyahat, Tefekkür..